DOLAR
40,3488
EURO
46,9321
ALTIN
4.327,04
BIST
10.370,71
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kütahya
Hafif Yağmurlu
31°C
Kütahya
31°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
30°C
Pazar Açık
29°C
Pazartesi Açık
30°C
Salı Açık
33°C

Sen Ne Haysiyetsiz Adamsın!

16.07.2025 12:02
693
A+
A-

Başlığa bakıp ta, birilerine ağır eleştiride bulunduğumu düşünmeyin. 15 Temmuz’un yıl dönümü sonrasında bu konuyu özellikle sizlere aktarmak istiyorum ve bu ifade Kütahya’nın kıymetli Valisi Musa Işın’ın darbecilere cesur yüreğiyle söylediği sözlerdir. Kütahya Valisi Musa Işın, 2016 yılında Ağrı Valisi iken, 15 Temmuz gecesi ders niteliğinde olaylar yaşamış. AA muhabirine anlattıklarını okudum. Kabus gibi geceyi anlatan Işın, röportajında özetle: “Doğubayazıt 1. Mekanize Tugay Komutanı, sıkı yönetim komutanı olarak paralel yapı tarafından görevlendirilmişti. Kaymakam Bey’i arayarak ‘Ben sıkıyönetim komutanı oldum, yönetimi devraldım. Sizi kışlaya bekliyorum’ diyor. Kaymakam Bey de bunun üzerine beni aradı. Ben kesinlikle hiçbir kimsenin gitmemesini söyledim. Ben de sözde sıkı yönetim komutanı olduğunu ilan eden Tugay Komutanı ile telefonda görüştüm, ‘Böyle böyle bir şey söylemişsin Kaymakam’a, var mı bunun aslı astarı?’ dedim. Tugay Komutanı ‘Evet, ben sıkı yönetim komutanıyım, yönetimi devir aldım, biraz sonra sizi de alacağım’ dedi. Ben de kendisine ‘Sen ne şerefsiz, haysiyetsiz ve hain bir adamsın. Yüreğin yetiyorsa gel beni buradan al. Ben Ağrı halkı ile beraber buradayım. Bizim vücudumuzu çiğnemedikçe sen hiçbir şey yapamazsın’ dedim. Tugay komutanı sonra ‘Bu söylediklerini kayıt altına alıyorum’ dedi. Ben de ‘Zaten bir darbe teşebbüsünde bulunuyorsunuz, bu söylediğinin bir kıymeti yok. Sen şerefsiz haysiyetsiz ve hain bir adam olmazsan bu darbe teşebbüsünün bir parçası olmazsın’ dedim. Telefonu yüzüne kapattım” İşte o Vali Işın, 15 Temmuz’un 9. yıl dönümünde Kütahya’da bir konuşma yaptı. Hem de 9 yıl önce darbecilerin tehditlerine maruz kaldığı gecede giydiği pantolonu, ceketi, gömleği, kemeri ve ayakkabısıyla. Türkiye’nin en uzun gecesini cesur devlet adamlığı ve Türkiye sevdasıyla bir işaret fişeği gibi başarıyla bitiren Valimiz Sayın Musa Işın’ı bir kez daha tebrik ediyorum. Ve konuşmasında merhum başvekil Adnan Menderes’in Kütahya’da tutuklanma hikayesini de anlatarak dedi ki: “O zamanlarda Menderes’e millet sahip çıkmış olsaydı, bu ülkede hiç darbe olmazdı!” Ulu Cami’den başlayan yürüyüşle başlayan ve gece geç saatlere kadar devam eden programın sonuna doğru Zafer Meydanı’ndan ayrıldığımda aklımda, önceki yıllarda yapılan programlara gelenler ve gelmeyenler vardı. Kimler olduğu bende kalsın ama gazeteci olarak tarihe tanıklık etmek, Kütahya’nın hafızası olmak çok güzel bir durum. Bu arada Vali Işın’ın 2018 yılında basılan “Kürtlerin pkk ile imtihanı” isimli kitabından sonra bu konuya verdiği önemi gösteren “En uzun Gece” adını verdiği ikinci kitabı programa katılan vatandaşlara ücretsiz dağıtıldı. Öğrendiğime göre Valilik bünyesinde 15 Temmuz için Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başlatılan bayrak kampanyasına katkı için yaklaşık 10 bin bayrak dağıtımı yapılmış. Valimize hem kitap için, hem de bayrak dağıtımı için bir kez daha teşekkür ediyorum.

İNŞAAT SEKTÖRÜ VE BELEDİYE

Son zamanlarda havaların iyiden iyiye ısınması ile inşaat veya konut sektörü tam gaz hedefine doğru koşmaya başladı. Eminim hepiniz şehrimizin değişik yerlerinde biten, temeli kazılan veya yapımı devam eden inşaatları görüyorsunuzdur. Havaların müsait olduğu bu aylarda hedefine tam gaz gitmek isteyen inşaat sektörü noktasında Belediye’nin de tam tersine müteahhitlere, mühendislere, mimarlara ve benzeri paydaşlarına fren attırması konusunda çok şikayet aldım. Bu işlere Başkan Yardımcısı Gülteri Uyanık’ın baktığını anlattılar. İşler bazen geç sonuçlanırken, bazen de sümen altı yapılıyormuş iddialara göre. İlgili komisyon veya birim kararı verirken de, sonuca bağlarken de, kararı yazıya dökerken de çok ağır hareket ediyormuş. Bazı müteahhitler konu hakkında konuşmak dahi istemiyorlar. Kararın alınması konusunu veya gecikmesini siyasi olarak yorumlayanlar da var. Bazıları ise bunun bir hesaplaşma bile olabileceğini iddia etmekten çekinmiyor. Bu şikayetleri sadece bir taraftan dinlemekte yetinmedim ve yereldeki belediye iktidarı ile aynı görüşte olan teknik insanlarla da görüştüm. Onların cevap vermek yerine derin bir ah çekmeleri ve sessizliğe gömülmesi iddiaları doğrular nitelikteydi. Sebebi ne olursa olsun, insanlar belki de bir ömür boyu bir ev alabilmenin hayalini kuruyorlar. Bu hayal için yıllarca bekliyor, taksit ödüyor ve kendisine söylenen tarihte hayallerine kavuşmak istiyor. Ama bu fren attırmalar bu insanların hayallerini çalıyor belki de! Bu hayali çalmaya, geciktirmeye kimsenin hakkı yok! Bu noktada yetkili ve etkili isimlerin artık kendilerine bir çeki düzen vermesi gerekiyor.

GÖÇ VE KALICI MÜKEMMELLİK

TÜİK 2024 yılı göç istatistiklerini geçtiğimiz günlerde açıkladı. Bu istatistiklerde iki tablo var ki, Kütahya’nın durumunu gözler önüne seriyor. Göç etme nedenine göre illerin verdiği göç rakamları ve illerin aldığı göç rakamlarına bakıldığında bir nevi karnemiz ortaya çıkmış oldu. Sizlerle rakamları paylaşayım ve sonrasında notunu sizler verin. Göç etme nedenine göre illerin verdiği göç rakamları: 2024 yılında Kütahya’dan tayin ve iş değişikliği nedeniyle 1961 kişi, işe başlamak ve iş bulmak için 2489 kişi, eğitim için 4965 kişi, evlenme veya aile durumları nedeniyle 1023 kişi, daha iyi konut ve yaşam koşulları için 2779 kişi, aile fertlerinin durumundan dolayı 3137 kişi, memleketine veya ailesinin yanı geri dönme durumundan dolayı 475 kişi, sağlık ve bakım 120 kişi, ev aldığından dolayı 519 kişi ve diğer sebeplerden dolayı 2955 kişi göç etmiş. Bunun tam tersini düşündüğümüzde 2024 yılında insanların Kütahya’ya gelme nedenleri ve rakamlar şöyle: Tayin ve iş değişikliği nedeniyle 1745 kişi, işe başlamak ve iş bulmak için 1122 kişi, eğitim için 7085 kişi, evlenme veya aile durumları nedeniyle 721 kişi, daha iyi konut ve yaşam koşulları için 2404 kişi, aile fertlerinin durumundan dolayı 2610 kişi, memleketine veya ailesinin yanı geri dönme durumundan dolayı 815 kişi, sağlık ve bakım 89 kişi, ev aldığından dolayı 368 kişi ve diğer sebeplerden dolayı 1292 kişi. Toplam rakamlarda baktığımızda ise Kütahya’dan 2024 yılında 20 bin 502 kişi ve yakın çevremizdeki illerde Afyon’da 25 bin 35 kişi, Eskişehir’de 29 bin 165 kişi ve Uşak’ta 11 bin 886 kişi göç etmeyi tercih etmiş. Yine göç almada toplam rakamlara baktığımızda ise Kütahya’ya 2024 yılında 18 bin 364 kişi ve yakın çevremizdeki illerde Afyon’a 20 bin 801 kişi, Eskişehir’e 35 bin 984 kişi ve Uşak’a 11 bin 53 kişi gelmiş. Kısa bir analiz yaptığımızda genel toplamda eksilerdeyiz. Aradaki fark ise 2 bin 138 kişi. Tayin ve iş değişikliğinde 216 kişi ile yine eksideyiz. İşe başlama ve iş bulmada çok eksilerdeyiz, aradaki fark 1367 kişi. Eğitimde çok şükür 2120 öğrenci ile artıdayız. Evlenme veya aile durumlarında 302 kişi ile eksilerdeyiz. (Çok gelin veriyoruz dışarıya!) Daha iyi konut ve yaşam koşullarında 375 kişi ile eksilerdeyiz. Aile fertlerinin durumunda 527 kişi ile yine eksilerdeyiz. Memleketine veya ailesinin yanı geri dönme durumunda 340 kişi ile artıdayız. (Kütahyalılar, emekli olunca minaresini anında buluyor) Sağlık ve bakımda ise 31 kişi ile eksilerdeyiz. Son olarak ev almada 151 kişi ile yine eksideyiz. (Daha çok ev satmalıyız). Konu başlıklarına göre 7 konuda eksideyiz, 2 konuda artıdayız. Biri eğitim birisi de memleketine veya ailesinin yanı geri dönme durumu. Kütahya’nın daha yaşanılır bir kent olması için ekside olduğumuz noktaları geliştirmeli, bu hususlarda kalıcı mükemmelliği yakalamalı ve göç alan bir şehir haline gelmemiz gerekiyor. Bundan sonrasının notunu ise herkes kendine göre versin diyerek bu konuyu bitirelim.

SESSİZ İSTİFA!

Sosyologlar, bir haberde okuduğuma göre çalışma hayatının kodlarını yeniden yazmaya başlamışlar. Görev tanımının dışına çıkmayanlar adına “sessiz istifa” denen bu olgu tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çalışma hayatının kodları arasındaki yerini almış. Genç kuşaklar, sisteme kendilerine ödenenden fazlasını vermek istemiyorlarmış. Bu durumu uzmanlar bir tür duygusal geri çekilme olarak nitelendiriyor. Çalışma hayatının dinamiklerini değiştiren ve Türkiye’de de genç kuşak çalışanlar arasında “sessiz istifa” ya benzer davranış biçimi, bana Belediye Başkanı Eyüp Kahveci’yi hatırlattı. Gençlerin kaygısı belki aldıkları az para olabilir ama Başkan Kahveci’nin ne istediğini hala anlayamadık! Neredeyse 1,5 yıldır görevde ve çok basit işleri bile nihayete erdirmekte zorlanıyoruz. Acaba yapılan eleştiriler mi boğdu kendisini? Veya maaşı mı yoksa aldığı oy sayısı mı az! Bu tepkiler inanın, sadece vatandaştan veya diğer partilerin mensuplarından gelmiyor. Kendi partilileri bile Eyüp Kahveci’den pişman olduklarını anlatıyorlar bana. Sosyologların bu haberini okuyunca konunun bizlik olmadığını düşündüm. Ama 3,5 yıl daha Başkan Kahveci ile devam edeceğimizi düşününce çare aramaya başladım. Karşılaştığım insanlar bir türlü Başkan Kahveci’yi çözemediklerini söylüyorlar. Mesele bir iş yaptırmak olduğunda görev tanımının dışına çıkmadığını, inisiyatif almadığından şikayet ediyorlar. Gönül isterdi ki, Başkan Kahveci’nin başarılarını bu satırlarda yazalım ama işte böyle bitti bir buçuk yıl. Bakalım bundan sonra nelere tanıklık edeceğiz.

Efeoğlu Baklava

PİLAVDAN PİRİNÇ YA-PA-MA-YIZ!

Son günlerin ülke gündeminde “Terörsüz Türkiye” konusu var. Bilen bilmeyen herkes bu konuyu konuşuyor, yorumluyor, kızıyor veya tebrik ediyor. Terörsüz Türkiye projesinin tiyatro olduğunu veya Türkiye Cumhuriyeti’nin teslim olduğunu söyleyenler de var. Hakkari/Şemdinli’de bir sınır karakolunda 18 ay vatan görevimi bedelsiz yapmanın ve birçok çatışmaya girmiş olmanın verdiği haklı onurla benim de kendime göre düşündüklerim var elbette. Bana göre bu meseleye siyaset üstü bakmak gerekiyor. Süreç tıpkı bir doğum gibi sancılı. Bunu baştan hepimizin kabullenmesi gerekiyor. Bizim 15 Ağustos 1984’te Öcalan’ın ilk eylemini yaptığı günden beri terör sorunumuz var mı? Var. Bu durum hepimizi rahatsız ediyor mu? Etmez olur mu, her açıdan hem de. Bu durumu siyasi partilerin seçmenleri konsolide etmek adına kullanmasını hiç doğru bulmuyorum. Siyaset bu noktada çekinceli olmak veya eleştiride bulunmak yerine sorunu ortadan kaldırma noktasında bulunacak ortak çözüm yoluna katkıda bulunabilir. Pirinçten pilav yapılmış ama bu saatten sonra pilavdan artık pirinç ya-pa-ma-yız. Neredeyse yarım yüzyıl terör sorunu ile mücadele etmişiz. Tükiye Cumhuriyeti ise 102 yaşında, yani ömrünün neredeyse yarısını bu sorunu yaşayarak geçirmiş. Bu sürecin sabırla ve kararlılıkla bir sonuca bağlanması gerekiyor. Türkiye’miz terörle anılmayı hak etmeyen bir devlettir. Ancak bizlerin de birlikte yaşama irademizi güçlendirmemiz gerekiyor. Hani her fırsatta diyoruz ya, Türk, Kürt, Laz, Çerkez… hepimiz kardeşiz diye. Havuzdaki delik tıkanırsa, inanın suyumuz boşa akmayacaktır. Bu süreç hepimiz için önemli bir imtihandır ve el ele verip bu sancılı süreci atlatmamız gerekiyor. Sonuçta elde edeceğimiz kazanımlar, hem ülkemize, hem bölgeye, hem de dünyaya huzuru getirecek, hain planları olanlara da yeni bir ders daha olacaktır.

NİZAMİYEDE BANK NÖBETİ!

Şehrimizdeki yolların ortasındaki refüjlerde bulunan yeşil alanlarda (!) bir yazı dikkatimi çekti. Yanılmıyorsam, bu alanda sulama yapılmaktadır dikkat kaygan zemin gibi ifadeler vardı. Küçük dövizlere yazılan ve birçok yerde bulunan bu hatırlatma ile aşağıdaki hikayeyi bir karşılaştırın bakalım, nasıl yorumlayacaksınız? Yeni tayin olduğu alayı denetleyen Albay, nizamiyedeki bankın başında nöbet tutan iki eri görüp “Neden orada nöbet tuttuklarını” sormuş… “Bilmiyoruz komutanım, eski komutanımızın emri ile sürekli bu banka nöbet yazılır” diye cevap vermiş askerler.. Merakını yenemeyen Albay bir önceki Alay komutanını telefonla aramış ve sormuş, “Valla bilemiyorum” demiş eski komutan, “Epey önceden konulmuş bu nöbet geleneğini biz de devam ettirdik.” Israrla üç komutan geriye giderek bu nöbeti ilk koyan 80 yaşındaki Emekli General’e ulaşılmış. “Affedersiniz efendim, ben sizin 30 yıl önce başında olduğunuz Alayın yeni komutanıyım” diye kendini tanıtmış Albay, “Nizamiyedeki bir bahçe bankının başında iki tane nöbetçi buldum.. Bu nöbeti ilk siz koydurmuşsunuz.. Bu bankın özelliği hakkında bilgi lütfeder misiniz.? Emekli General “Nasıl olur?” demiş, “Boyası hâlâ kurumamış mı?”

SEVDİĞİM SÖZLER

Yalandan kim ölmüş ki diyorlar ya, yalandan beden ölmez ama,

gönül ölür, güven ölür, insanlık ölür!

 

Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.