AK Parti’de yeni il Başkanı Ceyda Çetin Erenler, mazbatasını aldıktan sonra görevine başladı. Kısa sürede olanları ve duyduklarımı sizlerle paylaşıyorum. Yakın çevrelerin anlattığına göre ziyaretlerde kapı hep açık kalıyormuş. Girenlere söylüyorum, görüşürken kapı açık! Ve sanırım bundan sonra tüm görüşmelerde kapılar açık kalacak. Amiyane tabirle Erenler, sanırım bu anlamda kapıları kırmak istiyor. Bunun dışında bilindiği gibi MHP İl Başkanı Selçuk Alıç, Merkez İlçe Başkanı Ayhan Toy ve MHP’li Belediye Meclisi Üyeleri İl Kongresi’ne katıldılar. Kütahya’da Cumhur ittifakının birlikteliği adına doğru bir tutum. Şimdi de CHP’li Fazıl Kasap’ın İl Başkanı Erenler’i tebrik için aradığını ve bu görüşmede Kütahya’yı korumak adına doğruları yapmayı konuştuklarını duydum. MHP’li Ahmet Erbaş ta bu anlam bir tebrik araması yapmış ve çok yakında Ceyda Çetin Erenler’i ziyaret edecekmiş. Aynı şekilde Belediye Başkanı Eyüp Kahveci de tebrik için aramış. Başlangıçlar güzel ama önemli olan sonrası bence. Zor ve sıkıntılı durumlarda da bu tutumu sergilemeleri Kütahya adına kazanım olabilir.
AK Parti’nin büyük kongresinin 23 Şubat’ta yapılacağını öğrendim. Bakalım AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın A takımında kimler olacak? Veya Kütahya’dan bu takımda birileri yer alacak mı? Bütün bunlar bir yana yıllardır bu memleketi seven bir gazeteci olarak bir beklentim var aslında. Hizmetler bir şekilde geliyor olsa da, daha büyük hizmetler bakanla veya bakan yardımcıları ile geliyor. DYP’li merhum İsmail Karakuyu’nun tadı damağımızda kalan 45 günlük bakanlığından sonra biraz bakansız kaldık gibi. İlimize daha iyi hizmetlerin getirebilmesi için icraatçı bir bakanlıkta veya yardımcılığında Kütahyalı bir ismin koltuğa oturması gerekiyor. İşte tüm bu soruların cevabını belki de 23 Şubat’taki kongreden sonra cevaplayabiliriz. Siyasette lobi diye kıymetli bir kavram var. Şimdi tam lobi yapmanın zamanı diye düşünüyorum. Amerika’da siyasetçiler lobim güçlü olsun diye inanılmaz paralar harcıyorlarmış. Kütahya Lobisinin güçlü olması özellikle 2025 yılında daha güçlü olması gerekiyor. Hep birlikte el ele vermeli ve bu lobinin oluşması için gereken katkıyı vermeliyiz.
Elimizden geldiğince siyasetin nabzını takip etmeye gayret gösteriyoruz. Yeniden Refah Partisi’nde İl Başkanı Murat Tuncay ve ekibi siyasete yeni bir soluk getirdi. Hem üslup anlamında hem de tutum olarak doğru yolda ilerliyorlar. Onları tatlı-sert diye tabir ediyorum. MHP’li önceki dönem Başkan Yardımcısı Abdullah Damcı’yı son zamanlarda sık sık sahnede görmeye başladık. Ziyaretler yapıyor, sosyal medyada fotoğraflar paylaşıyor. İnsanlar ne anlıyorsa anlıyor ama belli ki bir niyeti var. Hayırlısı diyelim. AK Parti’de bir önceki İl Başkanı Mustafa Önsay’ın Genel Merkez tarafından yeni bir göreve atanabileceği de konuşuluyor. Olur mu? Olur, neden mi? AK Parti bu anlamda geçmişte bunun örneklerini Kütahya’ya çok yaşatmıştır. Son olarak vatandaşların DEM Parti görüşmelerine bakış açısından bahsetmek istiyorum. Kütahya’da insanlar şu anda ekonomiyi bir kenara bıraktı ve terörsüz bir Türkiye için devam etmekte olan süreci takip ediyor. Aslında sonuçta terörsüz bir Türkiye için tahammül ediyor veya katlanıyor da diyebiliriz. İYİ Partililer ise bu süreçte Genel Başkanları Musavat Dervişoğlu’na her platformda tam destek veriyor. Son olarak Anahtar Parti’den bahsedelim. Geçen hafta ilk geniş katılımlı toplantılarını yaptılar. Heyecanlılar ve niyetlerini açıkça ortaya koyarken, kırıp dökmüyorlar.
Porsuk sulamasından başlayan kanal vesilesi ile arazilerini sulayan mahallelerde sulama konusu tekrar gündemimize geldi. 5-6 muhtar bir araya gelmişler ve beni aradılar. Sıkıntılarını dile getirerek, Belediye’nin sulama suyu ücretine %100 zam yaptığını anlattılar. Daha önce saat 140 TL olan saati yeni tarifeyle 280 liraya çıkarılmış. Muhtarlar: “Biz halen tarımsal üretime katkı sağlayan mahalle veya köyler olarak bu zammın çok olduğunu düşünüyoruz. Üretim yaptığımız tarla veya bahçede tarlanın sürülmesi, gübrelenmesi, çapalanması ve sulaması düşünüldüğünde çok büyük maliyetler ortaya çıkıyor. 1-2 dönüm tarladan kaldıracağımız domatesi mevsiminde 15-20 liraya satabilirken, biz bu rakamlarla nasıl kar edip, ihtiyaçlarımızı gidereceğiz. Bu durumda birer birer ahırdaki hayvanlarımızı satmamız gerekecek. Bu zammı oylayan meclis üyeleri neden bize bu durumları sormuyor” diyerek zamma tepki gösterdiler. Beni arayan ve derdini anlatan muhtarlar arasında Okçu, Güveççi, Sinerköy, Bölcek gibi mahallelerin muhtarları bulunuyor.
Biz yazdıkça sorun olan konular da katlanarak geliyor. Biz de görevimizi yapıyoruz ve bu konuları sizlerle paylaşıyoruz. Bu defa sorun EDS’den dolayı kesilen hatalı park cezaları. Eski tutarla 690 TL olan park cezası 2025 yılında 993 TL olmuş. Atatürk Bulvarı’nda oturan bir dostumuz yazmış. Bu cadde üzerinde oturdukları için araçlarını zorunlu olarak apartman önüne park ettikleri her seferde ceza yemekten bıkmışlar. Burada zorunlu parktan ziyade eşya indirme, hastayı hastaneye götürme veya hastaya yemek getirme gibi durumlar kast ediliyor. Bu konuda ilgili birimlere yazılar yazmışlar. Gelen cevapta konunun Sulh Hukuk Mahkemesi davasında çözüme kavuşabileceği bildirilmiş. Ama orada oturan sakinlerin de kendilerine göre bir çözüm önerisi var mı? Var ve hatta buna o cadde üzerinde bulunan birçok esnaf ta katılacaktır. Bu cadde ve benzer yerlerde 30 dakika süreli bir parka izin verilemez mi? diye soruyorlar.
Kral hikayeleri ile insanlara ders veren örnekleri sunmaya devam ediyoruz. Toplamda 10 vahşi köpeği olan bir Kral, hata yapan hizmetçilerini veya muhaliflerini bunların önüne yem olarak atardı. Bir gün yine bir hizmetçinin hatasını yakaladı ve gereğinin yapılması emretti. Hizmetçi, “Sana 10 yıl hizmet ettim ve sen bana bunu mu yapıyorsun? Lütfen beni o köpeklere atmadan önce bana on gün süre verin!” dedi. Kral bunu kabul etti ve köpeklere bakan bekçiye gerekli talimatı verdi. Hizmetçi, 10 gün boyunca köpeklere hizmet edecekti. Sonrasında hizmetçi köpekleri beslemeye, onları temizlemeye, yıkamaya ve onlara her türlü rahatlığı sağlamaya başladı. Köpekler ilk kez kendilerine vahşi muamelesi yapmayan iyilikle yaklaşan bir insanı görüyorlardı. On gün dolduğunda kral, kölenin cezalandırılması için köpeklere atılmasını emretti. İçeri atıldığında, aç köpeklerin kuyruklarını masumca sallayarak sadece hizmetçinin ayaklarını yaladığını görünce hepsi şaşırdı! Gördükleri karşısında şaşkına dönen Kral hizmetçiye dönüp “Köpeklerime ne oldu?” diye sordu. Bu soruyu ganimet bilen hizmetçi, “Köpeklere sadece on gün hizmet ettim, onlar da hizmetimi unutmadılar. Hâlbuki sana tam on yıl hizmet ettim ve sen bir hatamda her şeyi unuttun” diye taşı gediğine koyar. Umarım bu hikaye, kendisine yapılan bir çok iyiliği bir hatada silen ve unutan nankör insan oğluna bir ders olur..
Yolda laf atmak değil, adım atmak lazım.
Yürümedikten sonra lafın manası kalmaz.
