Dün WP’tan bir davetiye geldi. Seyyid Ali Paşa Camii yanında ayakkabı boyacıları için yapılan yerlerin (adını bir türlü koyamadım) açılışı yapılacakmış. Sabah erkenden Eskişehir’e gitmem gerektiği için, işlerimi hızlıca bitirip bu açılışa 10 dakika kala yetiştim. Açılış öncesi esnaflarla sohbet ettik. Hepsi bu büyük hizmetten dolayı memnunlar ve Başkan beye minnettarlar, ben öyle hissettim. Bu önemli hizmeti dev açılış diye nitelendirdim. Ancak açılışa fazla ilginin olmaması hepimizi üzdü. Açılışa iki muhtar, bir oda başkanı, 5-10 zabıta, belediye basın personeli (fotoğrafçı, kameraman, drone uçuran dahil), Kent Konseyi Başkanı, özel kalem, koruma, şoför, bazı birim müdürleri ve başkan yardımcıları katıldı. CHP İl Başkanı Tamer Başkan da kurdele kesiminden 1-2 dakika sonra katıldı açılışa. Bu kadar büyük bir hizmete ilginin olmaması beni derinden üzdü.
Sayın Başkanım kusura bakma ama yanlışı bile yanlış yapıyorsunuz. Gerek yoktu bu kadar! Sabah hayırlı olsun de geç. Ama kamuoyuna gösterilen büyük bir hizmet! Haliyle açılış yapılması gerekiyor. Sunumdan, katılanlara kadar herkesin yüzünde bir burukluk vardı. Katılmak zorunda oldukları için katılmışlardı sanki. Sonrasında da o bölgede askı ocağı işleten, birçok insanın çay içtiği nam-ı değer Alex’e izahat! Orada çalışma alanı daraldığı için Alex buruk ve üzgün olduğu her halinden belli. Bilmiyorum açılış sonrasında konuşurken ne söz verdin ama esnafın önünde, basının önünde pek şık olmadı. Yarın sözünü tutmazsan, o da dert olur başına.
Neyse şimdi bu açılışa bir de başta açıdan bakalım. Önceki dönem Baro Başkanımız Ahmet Atam’ın görev süresinde vaat ettiği ve gerçekleştirdiği bir proje geldi aklıma. Şehrin ilgilendiren her konuya hukuken müdahil olmak, ya da görüş beyan etmek. Hukuken yanlış olduğunu düşündüğü bir iş varsa, Ahmet Başkan hemen konuyu gündeme taşırdı veya böyle yapılsa daha güzel diye görüş beyan ederdi. Bu şehrin akademik kısmını saymıyorum, onlar belirli aralıkla ulusala manşet olmaya devam ediyorlar. Teknik odalar neden susuyor? Görüş beyan etseler olmaz mı? Doğru veya yanlış, en azından fikir beyan etseler! Kızardım bazen ama Erkan Morkoç bu noktada Deli Dumrul gibi çıkar konuşurdu. Şimdi böyle teknik odalar göremiyoruz. İşler aksar diye mi düşünüyorlar acaba? İşin garip tarafı ise bu odalardan birinin eski başkanı ise şu anda Belediye Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor!
Şehrimizde bir taraftan şehrin Valisi Sokak Sağlıklaştırma Projesi için son hazırlıkları yapıyor, bir taraftan da şehrin göbeğine Belediye Başkanımız ayakkabı boyacıları için kulübe, baraka (adına ne derseniz, deyin) yapıyor. İşte burada yanlışı bile yanlış yapmak! Daha önce o caminin köşesinde bir çeşme vardı. Sürekli akar dururdu. Oradan geçen herkesin içine yarayan bir çeşmeydi. Pınarlarımızdan biriydi. O zamanlar ilgili kanun maddesine göre o çeşme yerinden kaldırıldı. Unutmadan söyleyeyim, o zamanki mahalle muhtarı yine aynıydı.
Yapmayın beyler yapmayın! Bu şehri bu kadar kendi başına sahipsiz bırakmayın. Doğru olan ne ise onu söylemekten çekinmeyin. Saklanmayın arkalara veya gizlice eleştiri yapmayın. Çıkın cesurca konuşun.
Bu arada eksikleri de unutmadan söyleyeyim. Bu hizmet alanı belediyemiz tarafından yapılmıştır yazısı yazılmamış. Asım Gündüz Caddesi ve Karaahmet Sokak tarafına yönlendirme tabelaları da yoktu. Bu arada gece ayakkabı boyatanlar ne yapacak? Güzel bir ışıklandırma daha iyi olurdu.
Bu yazıyı yazarken telefonum çaldı. Gelen bilgi şöyle: Bayram öncesi mezarlıkların temizlenmesi için bölge halkı yardıma çağrılmış doğruysa. Gelin birlikte temizleyelim de bir proje miydi, hatırlayamadım. Sinirim iki katına çıktı. Yaptırmıyorlar, engelliyorlar, para yok demek yerine milletin aklında bulunan ve asla unutmadığı: “Ben proje uzmanıyım. Parayı proje yapar bulurum” sözleri tekrar tekrar aklımıza geliyor.
Sayın Başkan, bir yıl geride bırakalı 2 ay oldu ama hala ortada bir şey yok. Vizyon koymalısınız ortaya. Çıkıp açıklama yapmak bir yere kadar. Hani Kütahya Eskişehir olacaktı? Bu millet günü gelince hesabını sorar. Tarih olup gidersiniz, benden söylemesi.
Gazetedeki köşemde herkese iyi bayramlar dileklerimi iletmiştim ama yine de bir kaç satır yazayım ilave olarak. Bu topraklarda asırlardır bayramları bir takvim günü olarak değil, bir vicdan, dayanışma ve kardeşlik hali olarak yaşamadık mı? Özellikle Kurban Bayramı, sadece bir ibadetin değil, paylaşmanın, anlamlı bir fedakârlığın, insan olmanın ve yüksek erdemlerimizin hayata dokunması anlamında. Dünyanın pek çok yerinde barışa hasret çocuklar, gözyaşına mahkûm anneler ve umudunu ayakta tutmaya çalışan insanlar varken bizim soframızda bir lokmayı, yüreğimizde bir umudu, gönlümüzde bir selamı paylaşabiliyor olmamız en büyük zenginliğimizdir. Kurban Bayramı, bu ortak vicdanı canlı tutmak ve sorumluluk duygusunu yeniden hatırlamak için eşsiz bir vesiledir. Millet olarak bizler, her dönem olduğu gibi bugün de ortak değerlerimiz etrafında birleşmeyi bilen, farklılıklarımızla zenginleşen büyük bir toplumuz. Bayramlar da bu beraberliğin güçlendiği, birliğimizin perçinlendiği, dostlukların tazelendiği kıymetli zamanlardır. Onun için bu bayram bambaşka olalım. Uzak yakın demeden gidelim, arayalım, konuşalım, kırgınlıkları bir kenara bırakalım. Hep birlikte hemhal olmanın gayretinde olalım olmaz mı? Başta okurlarım olmak üzere, tüm hemşerilerime huzurlu, sağlıklı bayramlar diliyorum.
Son zamanlarda sık sık gündeme gelen bir yol meseleleri var. Bize ısrarla hatırlatılan iki OSB arasındaki yeni çevre yolu ve Bursa-Antalya arasındaki otoban etüt projeleri. Bu konuda istiyorum ki, bu yollara uzaktan bakmayalım. Çevre yolu meselesi önemli. Çok kazalar oluyor. Yeni çevre yolu inanıyorum ki bu kazaların önüne geçecek. Bursa-Antalya arasındaki otoban etüt projesi konusunda da farklı bilgiler geliyor. Birileri Kütahya’nın bu otoban etüt projesi içinde olduğunu, birileri de olmadığını iddia ediyor. Gerçeği öğrenmek hepimizin hakkıdır. AK Parti İl Başkanı Ceyda Çetin Erenler ve Milletvekillerimiz bu noktada gerekli ve doğru bilgiyi bizlere anlatmalılar diye düşünüyorum. Yoksa bilgi kirliliği çok oluyor. Sonrasında ise onlar yargılanıyor, eleştiriliyor ve yıpratılıyorlar. Doğru ve kaynağı belli bilgi bu söylentilere bir son verecektir.
Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı baslar. Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler, yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp çağırarak tekmelerler. Bu çekilmez gürültü günlerce sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir. Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar onları durdurur ve: “Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken ayni şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 5 lira vereceğim” der. Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Bir kaç gün sonra, yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara söyle der: “Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı bundan böyle size sadece 2 lira verebilirim” Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları: “Bakın” der, “Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 1 lira verebilirim, tamam mı?” “İmkânsız amca” der içlerinden biri, “Günde 1 lira için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz…” İnsanlardan istediklerinizi almak istiyorsanız, onları kendi istekleriniz değil, onların istekleri doğrultusunda ele alın…
Meşgul kalın. Bu dünyadaki en ucuz ilaçtır ve en iyilerinden biridir!