Kütahya’mızın sorunlarını, isteklerini veya taleplerini fırsat buldukça dile getiriyor ve yorumluyoruz. Memnun olanlar da var, olmayanlar da! Ne olursa olsun biz gözlemlerimizi yazmaya, bir başka ifade ile görevini tam yapmayanların kulaklarını çekmeye devam edeceğiz. İlkesi tevazu olanları yüceltiyor, kibir olanları ise alçaltıyoruz! Hatta onlara akıl hocalığı yapanların daha az ortalarda görünmelerini, etkili olamadıklarını, işe yaramaz çözümler ürettiklerini de anlatıyoruz. Unutmayın bulunduğunuz makamlar veya koltuklar gerçek kişiliğinizi ortaya çıkartıyor. Bir koltuğu dolduran var, bir de koltukta oturan var. Koltuk elbette bir makam ama içine kişilik, şehrine sadakat ve vizyon oturmadığında sadece bir dekordan ibaret değil mi? Bir de çok iş yapıyormuş gibi afişlerde yer almak durumu var. Sahada boş durup, afişlerde daha çok yer kaplamak durumunu düşününce sinirleniyorum ve bir sonraki seçime kaç gün kaldı diye sadece ben değil, eminim çok insan saymaya başlıyordur. Şehrin gerçek sorunlarına dokunamayan siyasetçiler, genellikle ucuz polemiklerle sahneye çıkmaya çalışıyorlar. Böyle yapanları gerçekten siyasetçi olarak düşünemiyorum. Sanki şehrin sırtındaki yük gibiler veya iş takipçisi olduklarını bile düşündüğüm olmuştur. Her zaman gel gel yapıyorlar ama kendilerine bir değer üretemiyorlar. İstiyorum ki, kelimeler sussun ve sadece anlayışları konuşsun ama o da yok maalesef! Duyulmayanı duysalar, söylenmeyeni anlasalar ve söze gerek kalmasa keşke! Ama nerede, sorsak öyle bilgiler vardır ki kendilerinde. Ama kimseye anlatmamaları gerektiğini söylerler. Saye kelimesinin anlamı gölge demekmiş. Senin sayende ifadesini kullandığımızda ne güzel bir anlam ortaya çıkıyor değil mi? İşte biz siyasetçilere “Senin sayende” diyebilmeyi çok istiyoruz. Bir de yalan söyleyenleri var. Söz veriyor ama günü gelince ben böyle bir söz vermedim diyebiliyor. Birinci yalandan sonra tüm gerçeklerin şüpheli hale geldiği ve ikinci yalandan sonra da tüm şüphelerin gerçek olduğu kuramından hareketle balık yemle, insan yeminle kandırılıyor. İstifaya kalkışan, yemin eden, şahit tutan gibi örnekleri çoğunlukla görüyoruz. Sonrasında ise falanlar, filanlar, yayalanlar, dolanlar, neyseler, keşkeler, sanmalara yürüyüp gidiyoruz. Kendilerine şunu söylemek istiyorum: Çiçek solduktan sonra, vazonun bir kıymeti kalmıyor.
Daha önceki yazılarımdan birinde Kütahya tren garında yaşanan bir sıkıntıyı dile getirmiştim. Özetle, gecenin ayazında evi olmayan insanlarımızın tren garında sabahladığını ve bu evsizlerin garda işi olanlar için tehdit oluşturduğunu dile getirmiştim. “Bir otelle anlaşma yapılsa ve bu insanlara kalacak yer temin edilse? Devletimiz bu noktada gerekli desteği sağlasa? O evsiz insanlar da gecenin soğuğunda bir kere de olsa sıcak yatak yüzü görse nasıl olur?” diye öneride bulunmuştum. Yazının ardından Valimiz Sayın Musa Işın’ın konuya duyarsız kalmadığını öğrendim. Sanırım gereken talimat verilmiş ve artık evsizler sıcak yatak yüzü görecekler. Tabi tren garında işi olanlar için de tehdit olmaktan çıkacaklar. Teşekkür ediyorum Sayın Valim. Vatandaş için, Kütahya için her konuyu gündeminize alıyor ve çözüme kavuşturarak, çok dua alıyorsunuz. Eminim bu bölümü okuyan ve daha önceden bana bu konuda mesaj atanlar da mutlu olmuşlardır. Bu konunun dışında bir de KSBÜ’ne bağlı Gülsüm Güral Diş Hekimliği Fakültesi ve Hastanesi’nde yaptığım gözlemleri anlatmıştım. KSBÜ Kütahya’nın ikinci üniversitesi yaşı daha genç ama büyüdükçe daha büyük işler başarmaya başladı. Adını bırakın Türkiye’yi artık dünya duymaya başladı. Bu gelişmeleri duydukça çok mutlu oluyoruz. Anne karnında 3000 gram bir bebek düşünün. Boynunda 430 gram kitle tespit ediliyor ve bizim KSBÜ’ne bağlı Şehir Hastanemizin doktorları bu bebeği anne karnında kordonunu kesmeden ameliyat ediyorlar ve kitleyi alıyorlar. Bu başarılı operasyon ise daha önce dünyada yedi kez yapılmış. Yani bizimkisi 8’inci oluyor. Özetle ameliyat başarılı, hastamız da yaşamına devam ediyor. Sayın Valimiz ise bu konuya da duyarsız kalmadı. Toplandı gitti Şehir Hastanesi’ne. Marifet iltifata tabidir dedi ve tüm ekibi tek tek kutladı. Onların yanında olduğunu ve onlarla gurur duyduğunu basının önünde anlattı. Daha ne yapsın? Tekrar teşekkürler Sayın Valim, zaten gönlümüzdeydiniz, artık bundan sonra hiç çıkmayacaksınız.
Trenle Kütahya’dan Eskişehir’e toplamda 1 saat 10 dakika süren yolculuk yapanlar bu yazıyı okuyunca eminim beni çok iyi anlayacaklardır. Bu istimakette bulunan Frig Vadisi yolculara tam bir görsel şölen sunuyor. İnsanları tarihin derinliklerine götürüyor. Bu hattı iyi değerlendirmeliyiz diye düşünüyorum. Merkeze 3 km uzaklıktaki Yeni Bosna Köyü’nden başlayan Frig Vadisi, Kütahya’ya 55 km uzatlıktaki Ovacık köyüne kadar devam ediyor. Kütahya’nın doğusu boyunca uzanan alanda Sabuncupınar, Söğüt, İnli, Sökmen, Fındık ve İncik köyleri bulunuyor. Hala izleri devam eden bu eşsiz tarihin Alayunt-Sabuncupınar hattında yolculuk yapanlara kendimizi anlatan, tanıtan ve farkındalık oluşturan bir şeyler yapmalıyız diye düşünüyorum. Benden önermesi, gerisi yapacakların işi artık!
Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile yapılan görüşmeden Kütahya’mız için güzel sonuçlar çıkmış. Sayın Valimiz Musa Işın, bu konuya olan hassasiyetimi bildiği için konuya ilişkin detayları bana bizzat kendisi anlattı. Valimiz, bakan ziyaretinde Kütahya Milletvekilleri ve Kapadokya Üniversitesi yetkilileri ile birlikte kalabalık bir heyet halinde görüştüklerini ve ilimiz için güzel haberlerin olduğunu söyledi. Öğrendiğime göre Kentsel dönüşüm ve Aizonai tapınak projeleri için güzel gelişmeler yaşanmış. Sayın Bakan da bu projeler üzerine görüşlerini anlatmış ki, konuya ne kadar duyarlı olduğunu böylelikle anlamış olduk. Bakan Mehmet Nuri Ersoy, yatırım projesine dahil edilmesi için iki ayrı talimat vermiş. Kütahya’da yapılması merakla beklenen kentsel dönüşüm ve Aizanoi tapınak kısmı için hazırlanan projeler, verilen tamlimatla artık yatırım projesine dahil edilmiş. Bu projelere 2025 yılında start verilecek. Aizanoi’de bulunan stadyum bölümü ile ilgili hazırlanan projeye 2026 yılında hız vereceklerini anlatan Valimiz Musa Işın’a bu özel bilgiler için şükranlarımı sunuyorum. Hem Valimize, hem de konuyu yakından takip eden Milletvekillerimize teşekkür ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.
Tilki, az önce avladığı bir hayvanı yiyordu, ancak aniden küçük bir kılçık boğazına takıldı ve yutkunmasını engelledi. Anında boğazında korkunç bir acı hissetti ve çığlıklar atarak, inleyerek oradan oraya koşmaya başladı, kendisine yardım edecek birini arıyordu. Yolda karşılaştığı herkesi, kılçığı çıkarmaları için ikna etmeye çalıştı ve onlara, “Eğer çıkarırsan, sana ne istersen veririm,” dedi. Bir balıkçıl kuşu bu teklifi kabul etti. Tilki yan yattı ve ağzını sonuna kadar açtı. Balıkçıl uzun boynunu tilkinin boğazına soktu, ince gagasıyla kılçığı çıkardı ve sonunda tilkiyi kurtardı. Bunun üzerine balıkçıl, “Bana vaat ettiğin ödülü almama izin verir misin?” diye sordu. Tilki, sinsi bir gülümsemeyle dişlerini gösterdi ve şöyle dedi:“Sevinmelisin, çünkü başını tilkinin ağzına soktun ve sağ salim çıkardın. Bu, senin için yeterince büyük bir ödül değil mi?” Unutmayın kurnazların verdiği sözler, her zaman kurnazlıkla sonuçlanır!
Kimse bugünkü hayatına güvenmesin.
Bir gün lastik yüklü arabanızın tekeri patlar,
ama basacak havanız olmaz!
