Kısa bir süre önce yazdığım köşe yazılarımın birinde (satır arasında) Belediye’de bir kulis bilgisi vermiştim. Fen İşleri Müdürü Osman Ortaçlı’nın yeni görevinin Makine İkmal Müdürü olacağını duyurmuştum sizlere. Bu durum şimdi gerçekleşmiş ve Osman Ortaçlı yeni görevine başlamış. Osman Müdür, öğrendiğime göre sabah 8.30’da bahçeye çıkıyormuş ve tüm araçları adeta uğurlarcasına sıkı bir disiplin altına almaya başlamış. Çalışanlar içinde 9.30-10.30 gibi kahvaltı-çay-sigaradan sonra işe başlayanların olduğu iddia ediliyor. Tabi bana anlatılanlar doğruysa işçiler herhalde Osman Müdürün bu tutumunu pek sevmeyecekler. Çünkü, 8.30’da müdürlük bahçesinde müdürün ne işi var dimi? Liyakat kelime anlamı olarak, ‘layık olma’ anlamına gelmektedir. Biraz daha açarsak; ‘yakışmak’, ‘yaraşmak’, ‘uygun olmak’ veya ‘işinin ehli olmak’ da diyebiliriz. Liyakatin olmadığı yer eğer kamu hizmeti üreten bir kurumsa, hizmetleri vatandaşları memnun etmez. Eski alimlerin bir sözü var: “Liyakatli ve tecrübeli bir köle, bin evlattan evladır.” Yani adamına göre iş değil, işe göre adam seçmeliyiz. Çalışanın kendisini işine ve işyerine ait hissetmesi, işini sahiplenmesi için de öncelikle çalıştığı kuruma değer kattığını hissetmesi gerekir. Osman Müdürü ve onu bu göreve atayanları özellikle kutlamak istiyorum.
ŞEHİR BİZİM, TAKIM BİZİM
Uzunca bir süredir Belediye Kütahyaspor’dan bahsetmedik. Yönetim oluşturulduktan sonra transferler, hazırlıklar derken hazırlık maçları başladı. Camialar takımlarına sezon başında çoğu zaman kaygılı bakmıştır ve bu yıl da sanırım öyle bakanlar yok değil. Herkesin gönlünde bir aslan var ama kimse bunun için kendisi ne yapmış bunu sorgulamıyor. Takım, hazırlık maçında 3 gol atsa ve iki gol yese hemen idare eder tarzında yorumlar yapanlar oluyor. Arıyorlar beni, takım nasıl diye? Sezon başları zordur, meşakkatlidir. Lisansından, tesisine, bonservisinden, organizasyonuna, parasından borcuna kadar herşey sezon başıdır. Yönetici ilk maçın başlangıç düdüğü çaldığında derin bir ohh çeker. Osman Altınkaya başkanlığında çalışmalarına devam eden takımımızı önce şehrimiz gibi sevmeli ve sonrasında da desteklemeliyiz. Şehir bizim, takım bizim sloganı çok güzel bir slogan. Yönetim kendi içinde bu işe bütün vücudunu koymuş adeta. Dış ve iç bağlantılarda Osman Başkan, transferde Ahmet ve Ferhat başkanlar kimsenin bilmediği başarılara imza atıyorlar. Diğer yönetici arkadaşlar da takım için ne yapılması gerekiyorsa yapıyorlar. Ligin başlamasına çok az aldı. Yakında bir Zafer Kupası maçı varmış. Uşakspor ile karşı karşıya geleceğiz. Sabırla ve gönülden bu takımı desteklemeye ve yanında olmaya özen gösterelim. Çok iyi biliyorum ki, bu takımın alacağı sonuçlar hepimizi etkiliyor. Artı veya eksi yönde olsa da etkiliyor. Haftayı rahat geçirelim istiyorsanız, takımınızı sevin ve destekleyin.
İKİ TEKERLİLER SAYIYI ARTIRDI
Türkiye İstatistik Kurumu, TR33 bölgesinde bulunan 4 ilde her ay sonunda güncellenen araç sayısını mail olarak göndermiş. Bize aktarılan verilere göre trafiğe kayıtlı araç sayısı bakımından Temmuz ayı sonu itibariyle Manisa’da 761 bin 180 araç, Afyonkarahisar’da 283 bin 376 araç, Uşak’ta 169 bin 453 araç ve Kütahyamız’da da 256 bin 560 araç bulunuyor. Merak ettim ve bu illerin nüfusları ile araç sayılarına bir göz atayım dedim. Ortaya çıkan tablo şöyle: Kütahya, Manisa ve Uşak’ta her iki kişiden birinin, Afyonkarahisar’da ise her üç kişiden birinin aracı bulunuyor. Biz kendi memleketimizi baza aldığımızda otopark yok diyoruz, trafik çok diyoruz, eksikler olduğunu söylüyoruz ama araç sayımıza bakıldığında oldukça fazla olduğunu görüyoruz. TÜİK verilerine göre Kütahya’nın 2023 yılında açıklanan nüfusu 575 bin 674 kişi. Kütahya’da trafiğe kayıtlı araç sayısı Temmuz ayı sonu itibarıyla 256 560 oldu. Toplam araç sayısındaki dağılıma bakıldığında ise iki tekerli yani motosiklet tarzı araçlardaki artış hemen dikkati çekiyor. İki tekerli araçlar, toplam araç sayısının artışında önemli bir parametre. Eskiden trafik tescili istenmeyen bu araçlar da trafik tesciline dahil edilince, rakamın yükselmesi kaçınılmaz oluyor. Kütahya olarak özellikle araç başına düşen nüfus bakımından en yoğun üller arasında ilk 15 sırada yer alıyoruz. Sanırım bundan sonra şehirlerin içinde bulundurduğu araçların niteliğine göre bir yapı içinde olması veya ona göre tedbirler alması gerekecek.
İNŞALLAH BİZİM MASAYA GELMEZ!
Bir düğüne davetliyiz. Masamızda yaklaşık on kişi var. Konumuz Kütahya ve siyaset. Tabi aramızdakiler aynı görüşten olunca biz de onları dinliyoruz. Çünkü onlar bizim büyüklerimiz. Ancak yapılan sohbetteki tavırlarını hiç beğenmedim. Kendi içlerinde anlaşamıyorlar ama bize ahkam kesmeyi çok iyi başarıyorlar. Sorsan bu işi onlardan iyi yapanı yok! Sizlere kısa bir andan bahsedeyim. Salona kendi görüşlerinden biri teşrif edince biri mırıldanıyor: “İnşaallah bizim masaya gelmez!” Bu nedir yahu? Siz nasıl topluma malolmuş insanlarsınız. Önce birbirinizi sevmeyi öğrenin. Nedir bu beğenmemeler, istememeler, burun kıvırmalar! İnsanlar dün veya yarın sizin arkanızdan gitti veya gidecek. Topluma malolan bir konumda bunları yapmaya da, konuşmaya da hakkınız yok. Hem de bizim şahitliğimizde. Eğer derdiniz mevki-makam kavgası ise bu millet sizi iyi veya kötü olarak hak ettiğiniz makama taşımıştır veya taşıyacaktır. Ne demiş üstad: “Bize sözlerimizden çok yüreğimizden anlayan gerek” Bana göre güzel bir ifade. Ve şunu da ekleyelim: Bir yerden bir yere uçuyorsa kuşlar; mevsimler değişmiştir, insanlarda.
SEVDİĞİM SÖZLER
Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir.